Dil ve
Edebiyat Dergisi 59. Sayı Çıktı
Dil ve
Edebiyat Çizgi Üstü Sanatın İzinde!
Dil ve
Edebiyat dergisi 59’uncu sayısında, doğumunun 80’inci, vefatının 36’ıncı yılında
Mimar Cevat Ülger'i anmak, eserleriyle yâd etmek ve genç nesillere aktarmak
maksadıyla merhumun oğlu Mehmet Ülger'le gerçekleştirilen söyleşiyi kapağına
taşıyor.
Çizgi Üstü Bir Mimar üst başlığıyla ele alınan
Mimar Cevat Ülger, insanlar arasında özellikleriyle fark edilip göze batan, eski
deyişle nev’i şahsına münhasır bir zat; hayatı boyunca sergilediği faaliyetleri
ile uç noktada çizgi üstü bir kişilik olarak tanıtılıyor. Söyleşide; Ülger'in
gerek mimariye ve sanata bakışı gerekse bu alanda yaptığı çalışmalar hakkındaki
görüşlerini yansıtan Osmanlı Mimarlığı ve Abstrakt Anlayış isimli makalesinden
şu ifadeler iktibas ediliyor: "İslam kültür ve düşüncesi, tabiatı, Avrupa gibi
bir dış görünüş kabul etmiyordu. Bu sistem içinde tabiat, yaratılış, hele insan,
muazzam araştırmaların mevzuu idi. Onun bütün cephelerinde korkunç ilerlemeler
olmuş, müthiş derinliklere inilmişti. Tabiat içli dışlı, maddeli ve ruhlu,
alabildiğine etütlerle çevrilmiş, bu ilim çalışması bir vecd ve heyecan içinde
yaşanmıştı. Tabiat, İslâm için, dış olduğundan çok daha fazla iç idi, derinlik
idi, ruh idi...
İnsanımız,
Osmanlı İmparatorluğunun 15., 16., 17. asırları içinde, kendi yaradılışlarından
getirdikleri abstre anlayışla, İslâm'ın ilim, kültür ve vecdini birleştirerek,
erişilmesi imkânsız eserler yaptılar. Osmanlıların bu devrinde resim -heykel -
mimari ayrılığı da kalkmış, hepsi ancak abstre kelimesi ile anlatabileceğimiz
bir beraberlik içinde mimarlıkta birleşmişler, vecd ve güzelliğin, nispetin en
son noktalarından birine varmışlardı. Resim de, heykel de, mimarlık da mimari
ile yapılmıştı."
Dil ve
Edebiyat dergisi kapağa taşınan söyleşi dışında her zaman olduğu gibi dolu dolu…
Dergi yine şiirlerle başlıyor. Bu ay derginin şairleri: Cumali Ünaldı
Hasannebioğlu, Zafer Acar, Mehmet Aycı, Bahtiyar Aslan, Arif Dülger, Nurettin
Durman, Nevzat Bayhan, Abdullah İlhan, Salih Turcan, Turgay Demirel, Yaprak
Arıman. Dergide ayrıca Kübalı şair Reinaldo Arenas’ın biyografi ve şiirlerinin
yer aldığı geniş de bir bölüm var. Arenas’ın şiirini Barış Altıoğlu
aktarıyor.
Dil ve
Edebiyat dergisinin sayfalarında yine birçok önemli isim makale ve denemeleriyle
yer alıyor. Yusuf Akçay’ın “Bir Felsefen Bile Yok” başlıklı yazısı 19’uncu asrın
yaygın düşünce anlayışı pozitivizmi sorgularken Cumhuriyet’le birlikte “moda”
düşünce akımlarının nasıl etkisinde kalındığının altını çiziyor. Bunların
neticesinde bir felsefe geleneği oluşturamamanın sebepleri irdeleniyor. Akçay
şöyle diyor:
“Türkiye gibi
toplumlarda bir felsefe geleneği oluşmadığı için, teolojik bilgi, muhatabımızı
tartan temel bir fonksiyon üstlenmektedir. Muhatabımızın kurduğu/ kuramadığı bu
metafizik rabıta, bizim için neredeyse tek kıymet hükmü haline gelmiştir.
Karşılıklı olarak birbirini besleyen bu süreçten, ancak insan olmanın erdemini
önceleyen bir gelişmişlik düzeyini yakaladığımızda kurtulabiliriz. Çünkü o vakit
bir geleneğe “ait olanlar” ile her nasılsa “dâhil olanları” birbirinden
kolaylıkla ayırabileceğimiz bir basirete de kavuşmuş olacağız.”
Dil ve
Edebiyat Kasım sayısında hem vefa hem de genç nesillere hatırlatma sayılabilecek
arşivlik yazılar sunmaya devam ediyor. Mehmet Atilla Maraş’ın, yazar Zübeyir
Yetik üzerine kaleme aldığı Bir Dava ve Fikir Adamı: Zübeyir Yetik başlıklı yazı
bunlardan biri. Zübeyir Yetik’in bütün yönleriyle ele alındığı yazıda Maraş ile
yaşadıkları şahsi yakınlık üzerinde de duruluyor.
Dergide öne
çıkan diğer yazı başlıkları: Şiirimizde Hilmi Yavuz Olayı II – Zafer Acar; Adsız
mimarlar: Öğretmenler- Prof. Dr. Hikmet Özdemir; ‘Neden’ Kelimesi ‘Sebep’ Yerine
Kullanılabilir mi? – İsa Kayaalp; Bilge Karasu’nun Bir Öyküsünü Çözümleme
Denemesi –Aykut N. Kelebek…