30 Temmuz 2012 Pazartesi

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Sivas Şubesinden Naat Gecesi

9 Ağustos 2012 Perşembe günü saat 22:15'de Sivas Kent Meydanı'nda düzenlenecek olan geceye şairler kendi yazdıkları naatlarla katılacaklar.

Süleyman Güler ve Murat Kıral ise ünlü naatleri seslendirerek katılacaklar. Programda ayrıca sazendeler tarafından ilahiler seslendirilecekler.

Program ramazan aynını ruhuna uygun ve manevi atmosferin yoğun olarak hissedildiği bu günlerde insanların peygamberimizi anması ve edebiyatımızın önemli bir parçası olan naatlerın insanımızın gündemine getirilmesi amaçlanmaktadır.


Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR Ziyareti


Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR 28 Temmuz 2012 Cumartesi günü Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği'ni ziyaret etti.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Nevzat Bayhan: "Artık Ramazanlar Millî Değil Milletlerarası"

Kültür ve medeniyet, millî ve milletlerarası muhasebeler ışığında Ramazan’ı değerlendiren Nevzat Bayhan, “Tarihin hiçbir döneminde Ramazanlar bugünkü kadar aşkla ve şevkle kutlanmamıştır. Ramazan artık öyle bir hâle geldi ki; kültürdü, medeniyete dönüştü.” dedi.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından organize edilen ve İBB Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla düzenlenen 31. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı’nın Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin katkılarıyla gerçekleştirdiği Beyazıt Ramazan Sohbetleri, önemli bir toplantıya daha imza attı. Beyazıt Camii yanında kurulan çadır, Ramazan’ın 5. gününde Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Eğitim ve Kültür İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, gazeteci yazar ve Darülaceze Müessese Müdürü Nevzat Bayhan, “Kültür, Medeniyet ve Ramazan” başlıklı bir konuşma yaparken sohbetin sunumunu Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı Genel Koordinatörü Osman Sarıköse gerçekleştirdi.

Nevzat Bayhan konuşmasında; Ramazan’ın manevî katkıları, kültür ve medeniyet olarak insanlığa yansımaları, Darülaceze’nin tarihçesi ve önemi ile kültür etkinliklerine dair yorumlarını dile getirdi.


“BİR ZAMANLAR”IN KİTAP KORKUSU

Konuşmasının başında Türkiye Diyanet Vakfı, İBB Kültür A.Ş. ve ESKADER’e Ramazan’da ortaya koydukları kitap ve kültür faaliyetlerinden dolayı teşekkür eden Nevzat Bayhan, kitap okumanın önemini vurgulamanın mahiyetini dile getirdi. Okumanın emredildiği bir dine mensupken dünyanın en az okuyanlarından olmamızın çelişkisini ifade ederek; bir dönem kitap okumanın tehlikeli bulunmasının, hatta içeriğine göre adli cezalara çarptırılmakla son bulan kitap merakının kitaba karşı korku geliştiren bir toplum meydana getirmiş olabileceğinin altını çizdi. Fuarlarla bu anlayışın giderek yumuşamasının ise sevindirici olduğunu belirtti.

Bayhan, Ramazanın manevî dünyamıza etkilerinden söz ederken, insanın vaziyetini anlaması ve Allah’a yakınlaşması için bir vasıta olduğunu ve Ramazan’ın bir kültür meydana getirdiğini söyledi ve şöyle devam etti:

“İftar ve sahur kültürü olmasının yanı sıra çocuklar için öğlene kadar oruç tutma kültürüdür Ramazan. Kültür, bir toplumun ruhî, dinî, duyuş ve düşünüş birliğini sağlayan gelenekler bütünü. Oruç, sahur, iftar, Teravih gibi kavramlar, Ramazan’da daha fazla ön plana çıktığından Ramazan’a özgü bir hâle geliyor. Yaşam akışı da Ramazan boyunca bu kavramlara göre oluyor. Mekânlar da ayrı bir hal alıyor. Selâtin Camilerde aydınlatma çoğalıyor, mahyalar asılıyor. Mahya için eskilerin açık hava reklâmcılığı diyebiliriz. Gökyüzünde kümelenmiş yıldızlar gibi görünüyorlar. Ayrı bir namaz ve ayrı bir sesle şenleniyor camiler.”


RAMAZAN ARTIK BİR MEDENİYET

Ramazanlarda insanın ne kadar dayanıklı olduğunun ortaya çıktığını belirten Nevzat Bayhan, insanın yaradılışının zihniyle kendini sınırlamaya elverişli olduğunu, sahura kalkmanın oruca niyetlenmek yanında bir dayanıklılık terapisi olduğunu ifade etti. Sahur’un aynı zamanda Teheccüd vakti olduğunu da hatırlatan Bayhan, sahura kalkınca kılınmasının büyük mükâfatları olduğunu kaydetti. İnsanın Teravih’i kıldığında o günü başarıyla tamamladığını ve bir sonraki güne hazır olduğunu hissettiğine dikkat çeken Nevzat Bayhan, bugünün Ramazanlarına ilişkin şunları söyledi:

“Tarihin hiçbir döneminde Ramazanlar bugünkü kadar aşkla ve şevkle kutlanmamıştır. Dernekler, vakıflar ve belediyeler, seferber olup iftar veriyorlar. Sokak iftarları var. Ramazan artık öyle bir hâle geldi ki; kültürdü, medeniyete dönüştü. Kültür millîdir, bir ülkenin sadece içini ilgilendirir; medeniyet ise milletlerarasıdır. Bugünkü Ramazanlar da artık milletlerarası olmuştur, bugünkü teravihler de medeniyettir. Hem Müslümanlara hem de gayrimüslimlere iftarlar verilmekte. Bu gayrimüslimlerin de çok hoşuna gidiyor ve onlar da iftar vermek için seferber oluyorlar.”


MANEVÎ YOLCULUK İÇİN FIRSAT

Dünyaya bir mesaj vermek istiyorsak Ramazan’ı çok iyi yaşamamız gerektiğini vurgulayan Bayhan, hatalarımızı görmemiz ve eksiklerimizi düzeltmek için tefekkür etmemiz gerektiğini belirtti. İnsanın siluetinde barınan özelliklerine itibar etmeksizin sadece insan olmasıyla ilgilenmenin gerçek bir aydınlanma olduğunu dile getirdi. İnsanın önce kendine hoşgörülü olmasının gereğinden bahsederken insanların birbirinde fâni olması gerektiğini ifade eden Nevzat Bayhan, oruçtan zevk almak için geçilecek merhaleleri şöyle sıraladı:

“Oruçtan zevk almıyorsak durumumuzu en baştan ele almamız gerekir. İlk olması gereken ‘İman-ı billâh (Allah’a iman etmek)’tır. İkincisi, ‘Marifetullâh’ yani Cenab-ı Hakk-ı tam anlamıyla kavrayabilmektir. Üçüncüsü, ‘Muhabbetullâh’, yani ‘Kahrın da hoş, lütfun da hoş’ diyebilmektir. Dördüncüsü ise ‘Zevk-i Ruhani’dir. Orucumuzdan zevk alıyorsak ‘Zevk-i Ruhani’ye ermişizdir. Bütün bunlar seyri sülûktur. Bu yolda ilerlemek için çaba göstermek gerekir.”


ABDÜLHAMİT HAN’IN KİMSESİZLERE HEDİYESİ

Nevzat Bayhan, müdürlüğünü yaptığı Darülaceze’yi ise şöyle anlattı:

“Darülaceze’de ayrı bir dünya var. Balkan Harbi sonrasında İstanbul, göç eden insanlarla dolup taştı. Adım atacak kadar yer kalmayınca bunun için bir çare düşünüyor Abdülhamit Han. Devletin bütçesi son derece yetersizken çözüm yolları arıyor ve yeni bir bina yaptırarak kimsesiz ve acizleri istihdam ediyor. Geniş bir arazi aranırken Okmeydanı, havası nedeniyle tercih ediliyor. Abdülhamit Han, kendi parasını toparlayıp 10.000 mecidiye ile yola çıkıyor. Birkaç yardımseverin dâhil olmasıyla o zamanlar için dünyanın en görkemli darülacezesi meydana getiriliyor. Abdülhamit Han’ın kendi elleriyle yaptığı mobilyalar hâlen binanın içindedir. Kendisi hem sanatı hem de yardımı seven bir padişahtı.”

Darülaceze’nin içerisinde camii, kilise ve sinagog bulunduğuna dikkat çeken Nevzat Bayhan, dinlere azami saygı gösterildiğini, Osmanlı döneminde binanın yarısının Müslümanlara, yarısının ise gayrimüslimlere ayrıldığını kaydetti. Darülaceze’de sadece yaşlıların değil, 0-6 yaş arası yetimlerin de bulunduğunu anlatan Bayhan, Abdülhamit’in vasiyetine uyarak evlat edinmenin büyük bir hayır olduğunu ifade etti.


KÜLTÜREL GECİKME VE KUL HAKKI

Nevzat Bayhan, şükretmeyi öğrenmemiz gerektiğini, sahip olduklarımızı başkaları ile paylaşmamızın şükretmenin bir ifadesi olduğunu ve teknolojik rahatlıkların Allah’ın birer lûtfu olduğunu anlattı. Bayhan, toplum içindeki insanın, başkalarını zorda bırakacak ve yoracak şekilde davranmaması gerektiğinin, bütün bunların kul hakkı olduğunu ve affedilmeyen günahlardan olduğundan çekinilmesi gerekenlerden olduğunun altını çizdi.

Türkiye’nin dört bir yanından Ramazan kültürüne dair örnekler anlatan Nevzat Bayhan, Ramazan’ın hem kültür hem de medeniyet olduğunu dile getirdi.

ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım, geçmişte yaz aylarında duraksamaya giden kültür etkinliklerinin Ramazanların yaza gelişiyle kabına sığmayan bir hareket kazandığına dikkat çekti ve Eski İBB Kültür A.Ş. müdürü olan Nevzat Bayhan’a kültür organizasyonlarını dışarıdan nasıl değerlendirdiğini sordu. Faaliyetler, mekânlar ve muhteva konusunda büyük bir gelişme yaşandığını belirten Bayhan, şimdilerde neredeyse her sokakta Ramazan etkinliklerinin mevcudiyetini dile getirdi ve Ramazan’ın etkinliklere eğlence boyutunun dışında kültür boyutuyla da yansıdığını ve bu konuda ümitvar olduğunu sözlerine ekledi.

ESKADER Yönetim Kurulu’ndan Fatma Yargıcının Darülaceze’deki kültürel faaliyetler konusundaki sorusu üzerine bir sergi düzenleyerek müze açmayı planladıklarını belirten Nevzat Bayhan, sakinleri mutlu edecek bahçe etkinlikleri planladıklarını anlattı ve Darülaceze’nin bizim için büyük bir dua ve sevap kaynağı olduğu vurgusu ile sözlerini noktaladı.

Beyazıt Sohbetleri

24 Temmuz 2012 Salı


YENİ DÖNEM (2012-2013)


Dursun Gürlek'ten Osmanlı Türkçesi Kursu
ve
Oğuz Gülay'dan Diksiyon, Doğru ve Güzel Konuşma Kursu
için
Ön Kayıtlar Başlamıştır.


Detaylı bilgi için: 0 (212) 581 69 12 - 0 (212) 581 61 72

Nevzat Bayhan'dan "Kültür, Medeniyet ve Ramazan"

Önemli kültür projelerini hayata geçirme bakımından önemli işlere imza atan, gazeteci-yazar ve bürokrat kimliği ile büyük takdir kazanan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Eğitim ve Kültür İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Bayhan, kültür ve medeniyetin Ramazan’la ilişkisine dair yapacağı konuşma ile Beyazıt Sohbetlerinde.

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından organize edilen ve İBB Kültür A.Ş.’nin katkılarıyla düzenlenen Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı, Beyazıt Camii yanında kurulan çadırda, her gün bir yazarı ziyaretçilerle buluşturuyor. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin katkılarıyla düzenlenen Beyazıt Ramazan Sohbetlerinde, 24 Temmuz Salı akşamı Nevzat Bayhan var.

Ramazan’ın beşinci gününde Beyazıt Sohbet Çadırı’nın konuğu olan Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Eğitim ve Kültür İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Bayhan, “Kültür, Medeniyet ve Ramazan” başlıklı bir konuşma yapacak. Kültür ve medeniyet alanında eserler kazandıran ve bu sahada birçok başarılı projenin hayata geçirilmesini sağlayan Nevzat Beyhan’ın kültür elçiliğinin yanı sıra çok sayıda ödülün de sahibi

1961 yılında Adıyaman’da doğan Bayhan, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde yükseköğrenimini ve yüksek mühendislik eğitimini tamamladı. Burslu olarak ABD Rutgers Üniversitesi’nde dil eğitimi, Stevens Institute Of Technology’de mastır ve doktora çalışması yaptı. 2009 yılında yılın en iyi Kültür Bürokratı seçildi. 6 Yıl İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürlüğü görevini başarıyla yürütmüş olan yazar, Haziran ayından bu yana Darülaceze Müessese Müdürlüğü'nü sürdürüyor.


Beyazıt Sohbetleri

19 Temmuz 2012 Perşembe


"ON BİR AYIN SULTANI"



HOŞGELDİN YA ŞEHR-İ RAMAZAN

"Ramazan Ayınız Mübarek Olsun"


Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği

18 Temmuz 2012 Çarşamba

4 Temmuz 2012 Çarşamba

DİL ve EDEBİYAT DERGİSİ 43. Sayı Çıktı!


MAVERA’NINDÖRT GÜZEL ADAMI

Dört Güzel Adamla Yaşadıklarım
Rasim Özdenören

Aruzun Son Temsilcisi: Bekir Sıtkı Erdoğan
Söyleşi: Şahin Karataş

Saklı Kader - Hikaye
Kubilay Orkun Yuna



Mavera’nın Dört Güzel Adamı
Dil ve Edebiyat Dergisinde

Edebiyatımızda açtığı çığırla kendinden söz ettiren isimlerin son dönemdeki en büyük örneklerinden Cahit Zarifoğlu, Alaaddin Özdenören, Akif İnan ve Erdem Bayazıt Dil ve Edebiyat dergisinin Temmuz sayısının kapak konusunu oluşturuyor. “Mavera’nın Dört Güzel Adamı” başlığıyla ele alınan bu isimler hakkında dosyada; Rasim Özdeören, Ali Haydar Haksal, Muzaffer Doğan, Ali Ural, Bünyamin Yılmaz, Mustafa Özçelik, Abdülkadir Emeksiz gibi isimler düşüncelerini belirtiyor.

1976 yılında Mavera dergisini çıkarmaya karar verdiklerinde otuz altı, otuz yedi yaşlarında olan Zarifoğlu, Özdenören, İnan ve Bayazıt sadece bir edebiyat dergisi çıkarıyor olmadıklarının farkında mıydılar? Okurlarını ve sonraki takipçilerini kültür, sanat hatta siyaset alanında etkilemiş bu isimler Sebilürreşad, Büyük Doğu, Diriliş ve Edebiyat dergileri geleneğinin de en güçlü devam ettiricileri olarak gösteriliyorlar.

TYB İstanbul Şubesi tarafından “Önden Giden Dört Güzel Adam” adlı anma gecesindeki konuşmaların yer aldığı dosyada Rasim Özdenören başta kardeşi Alaeddin Özdenören olmak üzere ilginç hatıralarını paylaşıyor. Rasim Özdenören’in kardeşi Alaeddin Özdenören’in unutkanlıkları üzerine anlattıkları kubbede hoş bir seda bırakan Mavera dergisinin dört güzel adamının satırlara yansımayan insani çizgilerini işaret etmesi bakımından dikkat çekiyor. Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu içinse “Cahit çok düşünceli, içe dönük bir insandı. O kadar içe dönüktü ki dışarıyı neredeyse görmezdi.” diyor.

Her biri ayrı bir değer olmuş hem edebî eserleri hem de yaşantılarıyla toplumun önemli bir kesimi üzerinde derin izler bırakmış Cahit Zarifoğlu, Alaaddin Özdenören, Akif İnan ve Erdem Bayazıt hakkında ilginç anekdotların yer aldığı dosyayı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Dil ve Edebiyat dergisinin Temmuz sayısında aruzun son temsilcisi gösterilen Bekir Sıtkı Erdoğan ile bir de söyleşi yer alıyor. Şahin Karataş tarafından gerçekleşen söyleşide Erdoğan, aruz ırmağından nasıl beslendiğini ayrıntılarıyla anlatıyor.

Dil ve Edebiyat, yine yer verdiği şiir ve hikâyeleriyle de okurlarına zengin bir dergi sunuyor. Dergi makale, hikâye, şiir, gezi bütün türlerde kendine güvenen okurlarının da katkısını bekliyor.
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Sayın Ekrem ERDEM bugün (04.07.2012) Kanal A televizyonunda Ömer ŞAHİN'in hazırlayıp sunduğu "GÖRÜŞ FARKI" canlı yayın programına katılacaktır. Program saat: 21.30 da başlayacaktır.