7 Aralık 2011 Çarşamba


Sibel ERASLAN
7 Aralık 2011 Çarşamba

Çorum'dan Türkiye'ye bakmak

Çorum, kurucu medeniyetlerin kesiştiği bir şehir. Katmanlar halinde bir ucu Eti Medeniyetinden Selçuklu ve Osmanlı güzergahını sürdükten sonra, Cumhuriyet döneminin tüm siyasi istasyonlarını takip edebileceğiniz bir kent... Bir yanıyla son Osmanlı bir yanıyla ilk Cumhuriyet, birbirine küsmüş dünlerden, birbiriyle barışık bugünleri ve özgüveni yüksek yarınları kurmaya niyetlenen siyasi-kültürel birikim...

Belediye Başkanı Av. Muzaffer Külcü, modern kent hizmetlerini şehrine taşımış olmanın haklı gururunu yaşıyor, TBMM'deki başarılı performansını yerel yönetimdeki temposuna kanalize edebilmiş, genç ve idealist bir ekip eşlik ediyor Başkan'a. Kurucularından olduğu Dil ve Edebiyat Derneği'nin, Çorum Belediyesi Kadın Kültür ve Sanat Merkezi ile ortaklaşa düzenlediği gecede, “Osmanlı Sarayı'ndaki Kadın Sultanların Bilinmeyen Tarihini” konuştuk. Çorum şehir tiyatrosunu geç saate rağmen doldurmuş üniversitelilerle, akademisyen ve öğretmenlerle tanışıp konuşma şansımız oldu. Üniversitelerimizin Anadolu'ya yaygınlaşırken sağladığı sosyal hayata dair renklilik, hareket Çorum'da da ciddi bir hasılayı işaret ediyor, İstanbul'dan Çorum'a üniversite eğitimi için gelmiş öğrencilerden birisi annesini çok özlemiş, oysa ben İstanbulluları hiç gurbete düşmezlermiş sanırdım...

Çorum Belediye Başkanının eşi Hatice Külcü himayesinde hizmet veren Kadın Kültür ve Sanat Merkezi'ni gezerken, el sanatları ve meslek edindirme kurslarıyla, bir yandan bilgievi diğer yandan sosyal sorumluluk projeleriyle aktifleşmiş kadınları görmek heyecan vericiydi. Aile eğitim merkezi ve kadının bireyleşme serüvenini destekleyecek projeler bir arada gündem tutabiliyor merkezde. Kültür ve Sanat idealinin Çorum gibi çok kültürlü ve farklılıkların bir arada yaşadığı şehirlerde sosyal barışı perçinlediği aşikar. Sünnisi Alevisiyle tüm Çorumlular için hizmet veren bu tür ortak paylaşım alanlarının varlığı çok önemli. Fay hatlarının üzerine kurulmuş şehirler, temellerinde yatan farklı mistik değerlerle barışamadığı müddetçe maalesef inkar ve red politikalarından başka bir şey kalmıyor elde. Oysa içinden geçmekte olduğumuz sivilleşme ve demokrasi deneyimi, geçmişte kalmış inkar, red ve asimilasyon politikalarını değiştirmemiz gerektiğini söylüyor... Muzaffer Külcü, mikro ölçekte de olsa Türkiye siyasetinin önemli fay hatlarından biriyle yüzyüze. Geçmişteki yanlış siyasetlere ve kıyamet koparmaya açık, en ufak kaşımada derhal kanayacak yaralara merhem olacak bir sosyal belediyecilik algısını yerleştirmeye uğraşıyor... Kız öğrencilerin ikinci öğretime devam edip, saat 22.00 civarında yürüyerek evlerine gidebileceği emniyetli bir şehir Çorum...

* * *

Çorum konferansım Muharrem'in 10. gününe tevafuk etti. EhliBeyt'in 680 yılında Kerbela'da yaşadığı büyük vefasızlık ve soykırımın hatırasıyla kalplerimizin sızladığı geceyi, Çorum'un Hıdırlık mevkiinde medfun büyük sahabilerle paylaştık. Suheyb-i Rumi, Ubeyd-i Gazi, Kerebi Gazi namıyla Çorum'da yatan peygamber dostlarının bahçesi bizim Eyüp Sultan'a, Bosna'daki Gazi Hüsrev Camii'ne öyle çok benziyordu ki hayret ettim. Hiç yabancılık çekmedim, sanki evimde gibiydim, burada yatacaksın deseler, türbede yatıp kıvrılacak kadar. Hz. Hüseyin'in de İstanbul seferlerine katıldığını yazar tarihler, onlar ne güzel yolculardır, yolun kendisi olmuş şahikalardır. Konferans “aşura” gecesine denk gelince, Osmanlı Sarayındaki kadın sultanların ehlibeyte olan sadakatlerinden, aşklarından, hizmetlerinden bahsetmek elzemdi. Son zamanlarda reyting alan dizilerde safahat ve komplo portresiyle çizilen Haseki Hürrem Sultan'ın Mekke-Medine arasına su kanalları yaptırmış, Arafat'taki Cebel-i Rahme'yi çepeçevre kuşatan çeşmelerden sular akıtmış, Kudüs ve Mescid-i Aksa'da, 1968'e kadar hizmet veren vakıfları aracılığıyla, misafir ve yoksulları günde üç öğün yemekle doyurmuş bir sultan olduğunu işitince hayret etti genç üniversiteliler...

İstiklal Mahkemelerinde uğradığı büyük hakszılıklarla idam edilmiş İskilipli Atıf Efendi'yse ruhaniyetle her anıma eşlik etti. Başörtüsü yasakları sebebiyle hayatı akamete uğramış tüm kızlar, onun hırkasına sarınmışlardır. Bu hırkanın ve hürriyet fikrinin dokunduğu tezgahtır Çorum... Bir Kerbela Gecesi, Çorum'dan geldim geçtim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder