6 Kasım 2015 Cuma

KRİZ VE KRİTİK DERGİSİ / Güz 01.2015Aykut Nasip Kelebek
aykutnasipkelebek@gmail.com


MEDENİYETİMİZİN AYDINI: ÜZEYİR İLBAK

     Üzeyir İlbak'ın, Dil ve Edebiyat Dergisi’nin düşünsel yükünü taşıyan bazı kültür ve medeniyet merkezli metinleri, "Medeniyet ve Kültürde Değişim" (İşaret Yayınları) başlığıyla kitaplaştı. Medeniyet ve kültür gibi modern döneme damgasını vurmuş iki kavramı odağına alan İlbak, bu kavranılan Batılı aydınlar ve yerli oryantalistlerin aksine vahiy temelli bir çizgide irdeliyor, Kur'anî referanslarla ilerliyor. İlbak'ın bu tutumu önemli, çünkü Batılılaşmayla birlikte kendi meselelerimizi Batılı terimler ve ölçütlerle değerlendiren bir topluma dönüştük; yazarımız, yaşadığımız sıkıntıları aşmak için bizleri ayetlerle uyandırmaya çalışıyor, Müslümanlar arasındaki çatışmaları dindirmenin yolunun ilahi çağrıya kulak vermekten geçtiğini hatırlatıyor. Entelektüel donanımım gösteren bir işaret olarak meseleleri geniş bir sahada tartışıyor ve belli bir sonuca bağlayabilmek için insanlık tarihinin başlangıcına dek iniyor, kutsal kitapların indirilişinden ülkemizdeki Batılılaşma macerasına, oradan da günümüze kadar geliyor. Hatta güncel olaylar, klikleşmeler bile onun gündeminde kendine yer buluyor; bu bağlamda 'Paralel Yapı' ve 'Gezi Parkı Olayları' hedefindeki iki konu. "Medeniyet ve Kültürde Degişim"i okuduğumuzda, Kur'an'a dönmemizin bizim için hayati önem taşıdığını bir defa daha idrak ediyor ve ilgilenmemiz gereken problemler hususunda sağlam bir bilinç kazanmış oluyoruz. Günlük politikanın sığ sularında asıl meselelerini kaybeden Müslümanlar, ancak böyle çalışmalar sayesinde uyanışa geçebilirler. Bu toparlayıcı girişten sonra "Medeniye! ve Kültürde Değişim"i daha derinden incelemeye çalışalım.

     Kitabın "Medeniyet Tasavvurunun Ahlaki Temelleri" başlıklı açılış yazısında geçen şu cümleler, aslında Üzeyir İlbak’ın dünya görüşünü, durduğu yeri özetler nitelikte: "Sezai Karakoç ve Diriliş geleneğiyle yolu kesişenler çok iyi bilir ki medeniyetler din ekseninden neşet eder ve o temel eksenin değerleri üzerinden gelişim süreçlerini sürdürür." (s.20) Sezai Karakoç ve Diriliş vurgusu çok önemli; özgeçmişinde "Babıâli'yi ilk kez 1979 yılında gördü. Üretmen Han'da yazı ve şiirlerini okuduğu Sezai Karakoç'la da o yıl tanıştı. Üniversite ve Cağaloğlu yıllarında hep uğradığı Karakoç'u bugün de ziyaret etmeye devam etmektedir." yazan llbak, Cumhuriyet sonrasında Necip Fazıl ve Sezai Karakoç'la belirginleşen İslami çizginin takipçilerindendir. Büyük Doğu ve Diriliş'in kılavuzluğunda yetişen bir nesle mensup olan yazarımız, kalemini, üstatların işaret ettiği İslami ideallere hasretmiştir, diyebiliriz. Nasıl bir ide-aldir bu? Emperyalist devletlerin baskısından kurtulmuş, Batılılaşmanın hastalıklı bil hâl olduğunu idrak etmiş ve lslami değerlere sadakatini tazelemiş, Tanzimat sonrasının kirlerinden arınmış bir Türkiye. Fakat Üzeyir İlbak'ın idealleri, Türkiye'yle sınırlı değildir; o, İslam ümmetini bir bütün olarak görür, ulus-devletlerin yaydığı sınırlayıcı algıyı dışarda tutar, İlbak; gençliğini, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Atasoy Müftüoğlu ve Nuri Pakdil gibi münevverlerimizin yoğun üretimde bulunduğu bir dönemde yaşamıştır ama bu isimler, onun gelişim sürecini betimlemede yetersiz kalır. Çünkü 1970 ve 80'ler, aynı zamanda yoğun tercüme faaliyetlerinin yıllarıdır. Seyyid Kutup, Mevdudi, Ali Şeriati gibi farklı ülkelerden Müslüman düşünürler, ülkemizde de bir döneme damgalannı vurmuş, günümüze kadar gelen etkilerde bulunmuşlardır, İslami hareketlerin seyrini bilenler, İlbak'ın metinlerinde söz konusu isimlerin tesirini de hissedeceklerdir.
     "Medeniyet ve Kültürde Değişim'i okuyanlar, Üzeyir llbak'ın şeyh-mürit ilişkisine, kerametlere, menkıbelere dayalı bir din algısının uzağında, vahiy temelli bir İslam anlayışına sahip olduğunu görecekler. Yazarımızın üzerine basa basa dile getirdiği gibi İslam'ın ilk emri "Oku" ifadesidir ve insan, aklını hakikate ulaşma çabasıyla işleterek Kur'an'dan ve hadislerden gerekli ilkeleri çıkarabilecektir. Günümüzde yaşadığımız birçok problemin nedeni, işte hakikatle arasına mesafe koyan topluluklardır, gene yazanınızın bir toplum eleştirisinden alıntı yapalım: "Hizip tartışmalarında herhangi bir konuda siz 'Kur’an en önemli kaynaktır' diyorsunuz; hizipçi aydın 'Elimde bu konu hakkında bir hadis var' diyor. Hadis naklediyorsunuz, 'Abilerimiz, üstatlarımız şöyle şöyle dedi' diye itiraz ediyor. 'Gelin Kuranı, hadisi anlamaya çalışalım' diyor-sunuz, 'anlayamayız!' diye karşınızda pozisyon alıyorlar. 'Kuran’ı, hadisi anlayanı anlasak bari gelin âlimlerimizi anlayalım... Anlamaya çalışalım; doğru olan bir şeyler anlayalım, ne olur' diyorsunuz, dehşet içinde âlimlerin de anlaşılmadığını, saygı gösterilmediğini, her birinin ait olunan hizbin başındakilerinin söylediklerine nispetle kabul veya reddedildiğini fark ediyorsunuz." (s.141) Üzeyir İlbak'ın toplumsal plandaki bir diğer önemli eleştirisi ise dinin yozlaşmasına, asıl anlamından saptırılmasınadır. Kur'an'ın emirleriyle Batılı yaşam tarzını birleştirmeye çalışanlar, ortaya trajikomik görüntülerin çıkmasına neden olmaktadır. Yeme içme alışkanlıklarımız olsun, giyim kuşam ve iletişim biçimlerimiz olsun, hiçbiri asıl ait olduğumuz hakikat medeniyetinin kimliğiyle örtüşmemektedir. Bu açıdan bakıldığında "Medeniyet ve Kültürde Değişim", iki yüz yıllık Batılılaşma maceramızın olduğu kadar 2000 sonrası Müslümanlarının da eleştirisidir. Yeni Türkiye kavramını sahiplenmekle beraber içinin doldurulması gerektiğini düşünen ve buna ilişkin çeşitli önerilerde bulunan Üzeyir llbak, birtakım endişelerini de saklamamaktadır. Yazarımızın şu satırları, siyasilerimize fikirle sloganı karıştırmamaları yönünde bir uyarı olarak okunabilir:"(...) tezlerimizi sadece 'yeni' ekseninde kavramsallaştırarak 'Yeni Türkiye’ ve 'Yeni Sosyoloji 'ye ulaşabilir miyiz? (s.77)

     Yüz yıllarca üç kıtayı adaletle yönetmiş Osmanlı Devleti'nin kodlarını derinden benimseyen Üzeyir llbak, son otuz yıl içerisinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşadığımız sorunları ve Gezi Parkı Olaylarını da gene bu toprakların aydını olarak ele alır. Maddi ve manevi büyük yıkımlara sebep olan ve esasen Batılı emperyalist güçlerin kışkırttığı kardeş kavgasımn son bulması gerektiğini ifade eder. Çünkü aramızdaki İslam bağı, Allah katındaki en kutlu bağdır ve farklı dillerle konuşmamız da Allah'ın ayetleri arasında yer almaktadır. Gezi Parkı Olayları ise yine Batılıların ve ülkemizdeki Batıcıların eliyle ortaya çıkmış bir kalkışmadır. Hedefinde kadim medeniyetimizin değerleri yer almaktadır. Temelinde ise ülkemizi 19. yüz yılda istila etmeye başlamış seküler zihniyet bulunmaktadır.

     Üzeyir İlbak'ın "Medeniyet ve Kültürde Değişim" adlı bu çok yönlü ve son derece eleştirel kitabını, günümüzün zihnini Batıya ayarlamış sözde aydınları ve maalesef 2000'li yıllarda sekülerleşmeye başlayan kimi Müslümanları dikkatle okumalılar. Son olarak bir de müjde verelim: Bu kitap, "Medeniyet Tasavvurumuz" üçlemesinin ilk kitabıydı. Seri, "Dil ve Edebiyat 'ta Değişim" ve "Medeniyet ve Kültürde Değişime Direnen Öncüler" adlı kitaplarla devam edecek.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder