TDED Sivas
Şubesi'nde “Tasavvuf ve İnsan" Konferansı
Ömer Tuğrul
İnançer, Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Kulübü ve Türkiye Dil Edebiyat
Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği “Tasavvuf ve İnsan" konulu konferansa
katıldı.
Saygı
duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı ile başlanan konferansa öğrenciler
tarafından yoğun ilgi gösterildi.
Konuşmasını
yapmak üzere kürsüye çıkan İnançer, tasavvufla insanın arasına kesinlikle ‘ben’
kavramı konulmaması gerektiğini belirterek her insanın farkında olarak veya
farkında olmadan tasavvufa tabii olduğunu söyledi.
HER VAKİT
GEREĞİ GİBİ YERİNE GETİRİLMELİ
Sabah-ı
Şerifleriniz hayırlı olsun sözünün tam bir tarikat terbiyesi içerisinde
kullanılan bir söz olduğunu ifade ederek “Çünkü her tarikatta yani tasavvuf
ekolünde gülbant denilen dualar vardır. Vakt-i Şerif hayırlı olsun diye başlar.
Bu nasıl oluyor, mübarek olsun demekle olmaz. Aslında burada bu mübarekliğin
farkına var temennisi verilmeye çalışılıyor. Bunun gibi tüm vakitler hayırlıdır.
Yalnız vaktinde yapılmak kaydıyla. Ders zamanı ders, sohbet zamanı sohbet, namaz
zamanı namaz, eğlence zamanı eğlence. Yani her vakit gereği gibi yerine
getirilirse vakt-i şerifler hayırlı olur, aksi yapılırsa şer olur”
dedi.
Gaybın
bilinmeyen değil de beş duyu organlarıyla algılanmayan şeyler olduğunu söyleyen
İnançer, “Mesela başınız ağrıyor, bunu ispat edebilir misiniz. Hayır, ama buna
inanmak durumundayız. İşte bu imandır. Onun için efendimizin (SAV) tebligatına
inanmak imandır. Onun tebligatını yaptırıma koymak ise ilimdir. İlim
safhasından, iman safhasına geçen pek fazla kişi görmedim; ama muhabbet
safhasından ilim safhasına geçen pek çok kişi gördüm.” şeklinde
konuştu.
Şeriat ve
tarikatın birbirine sıkı sıkıya bağlı olması gerektiğini ifade eden Dinçer, bu
iki unsurun birbirinden ayrı olması halinde din kurumunun asıl görevi olan
kişiyi ilerletmek ve yükseltmek vasfını yerine getiremeyeceğini
vurguladı.
Türkçemizin
sadeleştirme adı altında gittikçe zayıflatılmaya çalışıldığını söyleyen
İnançer, “Yabancı kelimelerden arındırma adı altında bunu yapıyorlar; ama bu
yabancı kelimeler sadece Arapça ve Farsça kökenli olursa atılıyor. Fransızca,
İtalyanca, İspanyolca, İngilizce olursa atılmıyor. Kelime hazinemiz azaltıldığı
için kelimelerin ifade ettiği anlam çok fukaralaştı. Algılama olayı da
bedenimizin algılandığı beş duyuya indirgeniyor. Bu nedenle maddi ve manevi
meselelerin beş duyuya hitap ettirilerek algılanması sağlanıyor.”
dedi.
BEYİN
DÜŞÜNCEYİ, KALP DUYGUYU TEMSİL EDER
Beyin ve
kalbin duygu ve düşünceyi temsil ettiğini söyleyen İnançer, duygusuz ve
düşüncesiz kesinlikle olunamayacağını belirterek bunların oranlarının zamana ve
mekana göre farklılaşabileceğini ifade etti.
Cemaatin bir
insan topluluğu olduğuna değinen İnançer, tarikatin ise bir prensip olduğunu
söyleyerek herkesin cemaate üye olma zorunluluğu olmadığını belirtti ve ekledi:
“Tarikat herkesin işi değil; erkesin işidir”
İlimin
temelinin sevgi olduğunu ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.
Daha sonra
Cumhuriyet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Hüseyin Yılmaz tarafından İnançer’e
plaket sunuldu.
Programın
sonunda Edebiyat Kulübü Başkanı Günay Turak kısa bir konuşma yaparak, İnançer’e
teşekkür etti ve gayelerinin Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu sözlerine
ekledi.
TDED Sivas
Şubesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder