3 Mayıs 2013 Cuma

TDED Sivas Şubesi'nde  “Tasavvuf ve İnsan" Konferansı
 
     Ömer Tuğrul İnançer, Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Kulübü ve Türkiye Dil Edebiyat Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği “Tasavvuf ve İnsan" konulu konferansa katıldı.
     Saygı duruşunun ardından okunan İstiklal Marşı ile başlanan konferansa öğrenciler tarafından yoğun ilgi gösterildi.
 
     Konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkan İnançer, tasavvufla insanın arasına kesinlikle ‘ben’  kavramı konulmaması gerektiğini belirterek her insanın farkında olarak veya farkında olmadan tasavvufa tabii olduğunu söyledi.
 

 
HER VAKİT GEREĞİ GİBİ YERİNE GETİRİLMELİ
 
     Sabah-ı Şerifleriniz hayırlı olsun sözünün tam bir tarikat terbiyesi içerisinde kullanılan bir söz olduğunu ifade ederek “Çünkü her tarikatta yani tasavvuf ekolünde gülbant denilen dualar vardır. Vakt-i Şerif hayırlı olsun diye başlar. Bu nasıl oluyor, mübarek olsun demekle olmaz. Aslında burada bu mübarekliğin farkına var temennisi verilmeye çalışılıyor. Bunun gibi tüm vakitler hayırlıdır. Yalnız vaktinde yapılmak kaydıyla. Ders zamanı ders, sohbet zamanı sohbet, namaz zamanı namaz, eğlence zamanı eğlence. Yani her vakit gereği gibi yerine getirilirse vakt-i şerifler hayırlı olur, aksi yapılırsa şer olur” dedi.
 
     Gaybın bilinmeyen değil de beş duyu organlarıyla algılanmayan şeyler olduğunu söyleyen İnançer, “Mesela başınız ağrıyor, bunu ispat edebilir misiniz. Hayır, ama buna  inanmak durumundayız. İşte bu imandır. Onun için efendimizin (SAV) tebligatına inanmak imandır. Onun tebligatını yaptırıma koymak ise ilimdir. İlim safhasından, iman safhasına geçen pek fazla kişi görmedim; ama muhabbet safhasından ilim safhasına geçen pek çok kişi gördüm.” şeklinde konuştu.
     Şeriat ve tarikatın birbirine sıkı sıkıya bağlı olması gerektiğini ifade eden Dinçer, bu iki unsurun birbirinden ayrı olması halinde din kurumunun asıl görevi olan kişiyi ilerletmek ve yükseltmek vasfını yerine getiremeyeceğini vurguladı.
 
     Türkçemizin sadeleştirme adı altında gittikçe zayıflatılmaya çalışıldığını  söyleyen İnançer, “Yabancı kelimelerden arındırma adı altında bunu yapıyorlar; ama bu yabancı kelimeler sadece Arapça ve Farsça kökenli olursa atılıyor. Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, İngilizce olursa atılmıyor. Kelime hazinemiz azaltıldığı için kelimelerin ifade ettiği anlam çok fukaralaştı. Algılama olayı da bedenimizin algılandığı beş duyuya indirgeniyor. Bu nedenle maddi ve manevi meselelerin beş duyuya hitap ettirilerek algılanması sağlanıyor.” dedi.
 
BEYİN DÜŞÜNCEYİ, KALP DUYGUYU TEMSİL EDER
 
     Beyin ve kalbin duygu ve düşünceyi temsil ettiğini söyleyen İnançer, duygusuz ve düşüncesiz kesinlikle olunamayacağını belirterek bunların oranlarının zamana ve mekana  göre farklılaşabileceğini ifade etti.
 
     Cemaatin bir insan topluluğu olduğuna değinen İnançer, tarikatin ise bir prensip olduğunu söyleyerek herkesin cemaate üye olma zorunluluğu olmadığını belirtti ve ekledi: “Tarikat herkesin işi değil; erkesin işidir”
 
     İlimin temelinin sevgi olduğunu ifade ederek konuşmasını sonlandırdı.
 
     Daha sonra Cumhuriyet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Hüseyin Yılmaz tarafından İnançer’e plaket sunuldu.
 
     Programın sonunda Edebiyat Kulübü Başkanı Günay Turak kısa bir konuşma yaparak, İnançer’e teşekkür etti ve gayelerinin Allah’ın rızasını kazanmak olduğunu sözlerine ekledi.
 
TDED Sivas Şubesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder